Uludağ Üniversitesi ile ortak yürüttüğümüz "Okulda Gürültü Kirliliği: Nedenleri Etkileri ve Kontrol Edilmesi" TUBİTAK projesi kapsamında öğrencilere yönelik eğitim seminerleri anasınıfından, 7. Sınıfa kadar okuldaki tüm öğrencilere, U.Ü Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Yurdun ORBAK tarafından eğitimler verildi. Eğitimler 11.12.2015 tarihinde İlkokul öğrencilerine, 17.12.2015 tarihinde ise Ortaokul öğrencilerine verildi.
Okulumuzda Proje sorumlusu Müdür Yardımcısı Ebru YILMAZ'ın organize ettiği eğitimlere Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden Doç. Dr. Mızrap BULUNUZ, Eğitim Fakültesi öğrencileri ve okulumuz yönetici ve öğretmenleri katıldı.
Doç. Dr. Yurdun ORBAK tarafından verilen eğitimlerin gürültüyle ilgili animasyon, karikatür ve videolarla zenginleştirilmesi idareci, öğretmen ve öğrencilerden büyük ilgi gördü.
Seminerde öğrencilere ses, gürültü, gürültü kirliliği kavramları görsellerle açık ve anlaşılır bir şekilde sunuldu. Öğrencilere çevre kirletici denilince neden ilk olarak akla hava, toprak ve su kirliliğinin geldiği ama gürültü kirliliğinin akla gelmediği soruldu. Daha sonra gürültünün görünmemesi, kokmaması, toprağı ve suyu kirletmemesinden dolayı çoğu zaman masum bir kirlilik gibi algılanan ancak gürültü etkileri yavaş yavaş ve sinsice gerçekleşen çok tehlikeli bir kirlilik olduğunun altı videolar ve görseller eşliğinde çizildi. Daha sonra okulda gürültünün başlıca nedenleri, okullarda desibel olarak ölçülen gürültü seviyesi ve bu ölçümlerin neye karşılık geldiği örneklerle açıklandı. Örneğin ders sırasında ölçülen gürültü düzeyinin ortalama 72 desibel, bunun bir elektrik süpürgesinin çıkardığı gürültüye eşdeğer olduğu; teneffüs sırasında ortaya çıkan gürültünün ise ortalama 87 desibel, bunun ise büyük bir beton kırma matkabın çıkardığı sese yakın olduğu açıklandı.
Gürültü kirliliğinin gelişimini tamamlamamış çocuk ve gençleri çok daha olumsuz etkilediğinin vurgulandığı seminerde gürültü kirliliğinin olumsuz etkileri: geçici veya kalıcı işitme kaybı, tekrarlayan kulak iltihabı, mutsuzluk, halsizlik, yorgunluk, stres, dikkat dağınıklığı ve düşünme gücünün zayıflaması olarak sıralanmıştır.
Okulda gürültü kirliliğini kontrol edebilmek için ise ilk olarak yüksek sesle konuşma, koridorlarda koşma, çığlık atma, kapıları çarpma, sıraları çekiştirme gibi davranışlardan kaçınılması gerektiği ve sınıf kuralları arasında gürültünün de alınması gerektiği vurgulandı. Daha sonra bilim adamlarının gürültü konusunda neler söyledikleri aşağıdaki örneklerle sunulmuştur. Örneğin daha 1910 yılında Nobel Ödüllü Bakteriyolog Robert KOCH'un "insanlar bir gün gelecek kolera veba gibi gürültüye karşı da amansız mücadele verecekler" dedi. Ünlü filozof SHOPENHOUER'in ise "insanın gürültüye dayanma gücü ile akli dengesi arasında ters orantı vardır" dediğini; Güney'in ise "Gürültücü davranışların saygısızlık, görgüsüzlük ve görenek eksikliğinin bir göstergesidir" şeklinde değerlendirmede bulunduğu paylaşılmıştır. Seminer karikatür, çizgi filmleri ve gürültüyle ilgili tasarlanmış afişler eşliğinde çocukları sıkmadan eğlenceli, karşılıklı diyalog ve soruların paylaşılıp cevaplandığı bir atmosferde gerçekleştirilmiştir.
Okul proje sorumlusu Müdür Yardımcısı Ebru YILMAZ yapılan projeyi çok takdir ettiğini dile getirerek, gürültü kirliliğinin toplumsal özelliğimiz ve sistemden kaynaklı olduğunu bizim ve çoğu okulun önemli bir sorunu olduğunu ifade etti. Projeden adını alan "Okulda Gürültü Kirliliği" kitabının her sınıfın kütüphanesine alındığını ve çoğu öğretmenin kitabı öğrencilere okumaya başladıklarını dile getirdi. Bunun yanı sıra okulda gürültü kirliliğine yönelik çalışmaların devam ettiğini dile getirerek proje ekibine teşekkür etti.
Bizde "Gürültü Kirliliği" projesinde yer alan, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.